Ne demiş atalarımız? "İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına..." Noktalı yere de duruma göre istediğimiz fiili getirmek de bize kalmış. Bu söze eminim katılmayan yoktur, değil mi? Herkes katılır katılmasına da, acaba gerçekte ne kadar uyguluyor?
Hadi birlikte birkaç senaryo hayal edelim mi? Yeni mezunuz. İlk işimizi arıyoruz veya bir önceki işimizden 2 ayda ayrılıp yeni iş arıyoruz ve iş bulamadığımızdan da fena halde yakınıyoruz. Peki gerçekten iş mi yok, yoksa biz de iş beğenmeyenler deniz? Hangimiz annemizden tabletle, son model araçla doğduk? Sadece CEO olunca mı insanlar mutlu olur? Aza tamah etmeyen, evdeki bulgurdan da olursa ne olacak?

Hey biz satıcılar, bayiler, şirketler! Yeterince satış yapamamamızın nedeni hep kıl tabir edilen tipte müşteriler, adeta bedavadan daha ucuza satan bel atlı oynayan rakipler, hep yüksek verilen hedefler, o bölgede o ürünün gitmemesi gibi dış nedenler midir? Acaba biraz daha kendimize inanarak, yürekten isteyerek, yeterince deneyerek, her defasında farklı taktikler kullanarak, tabiri caizse at gözlüklerimizi çıkararak, biraz daha az ağlayarak sonuç farklı olur muydu? Hiç düşündük mü?
Hey! Yöneticiler, patronlar bize sesleniyorum? Bir ekipte, iş yerinde hedefler, satış hedefleri tutmuyor ve/veya işten ayrılma oranı yüksekse bunun tek sorumlusu hep iş beğenmeyen çalışanlar mı? Motivatör olayım derken kavramları karıştırıp demotivatör olmuş olabilir miyiz? Sakın o insanlar bizim yüzümüzden ayrılıyor olmasın? Ya da yeterince hedefi sahiplendirememiş olmayalım?
Kimse size selam vermiyor, herkes kuyunuzu kazıyor, arkanızdan konuşuyor mu? Ya biz sabah ofise girdiğimizde gülümsemeyi deniyor muyuz? Karizma yapmak yerine herkese karşılıksızca ve içten bir selam vermenin hazzını en son ne zaman yaşadık? Biz insanların arkasından konuşmak yerine söyleyeceklerimizi yüzlerine direkt ve cesurca söylüyor muyuz? Dedikodu kazanına tuz atmak yerine, orada kaybedeceğimiz vakiti satışa kafa yormak ile geçirsek nasıl olurdu? Varsa eleştirilerimizi çözüm önerisi ile sistemi iyileştirmek adına ilettik mi? Bahanelerin arkasına ne kadar sığınıyoruz?
Ne yani; hep biz mi haklıyız? Ya hiç kimse yüz de yüz haklı değilse?
Hz.Mevlana çok iyi özetlememiş mi? "Herkes dışını süslerken, sen içini, kalbini süsle. Herkes başkasının ayıbını araştırırken, sen kendi ayıplarınla meşgul ol."
Alt tarafı bir iğne, bir çuvaldız deyip geçme; önce kendinden dene. Bak gör nelere kadir...Israrla işe girdiğiniz ilk gün bir adet edininiz!
Yorumlar
Yorum Gönder