Ana içeriğe atla

ÖLMEDEN ÖNCE ÖĞRENİLMESİ? GEREKEN 5 FİLM:

Kimimiz için bir tutkudur film ve her fırsatta takip ederiz. Kimimiz de ara sıra izleriz lakin hiç film izlemeyen ve film izlemeyi sevmeyen herhalde yoktur?

Peki hemen soralım filmi kulaklarımızla mı izliyoruz, yoksa gözlerimizle mi? 5+1 ses sistemi gibi tüm duyularıyla izleyen acaba var mı? Sadece gerilmek, üzülmek, gülmek, heyacan hatta eğlence için mi sinemaya gidiyoruz? Mesela öğrenmek, çıkarımda bulunmak, farkına varmak, verilen mesajları doğru almak veya hayatımızda ya da işimizde bir şeyleri değiştirmek için gideni hiç duydunuz mu? Film eleştirmenleri, mesleği bu olanlar ve az sayıda meraklısı haricinde pek yoktur diye düşünüyorum, yanlışsam lütfen düzeltir misiniz?

Evet bir sinemacı değilim ama bana göre her filmin iyi ya da kötü, az ya da çok temel ve alt mesajları vardır. Hem görsel ve işitsel hafızamıza hitap ederken, bir yandan da eğlenip biraz da bu mesajları alıp üzerinden düşünürsek birçok film çok öğretici de olabiliyor. Yeter ki algılarımız açık olsun.

Her yerde ölmeden önce izlenmesi gereken 10,100 film gibi listeler bulabilirsiniz. Kişiye göre zevkler de değişir, katılıyorum. Yine de burada öğreticilik anlamında da ciddi mesajlar alabileceğimiz ve gerçekten de film izleme keyfine varabileceğimiz ve bizce ölmeden izlenmesi gereken 5 film listemizi paylaşmaya çalışacağız. İzleyip izlememek, beğenip beğenmemek görecilidir ve size kalmış.

1-  3 APTAL, ( 3 IDIOTS):  Henüz izlemediniz mi? Gerçekten çok ama çok şey kaçırıyor olabilirsiniz? 3 saat boyunca uyuya kalmayacak kadar dinlenmiş olduğunuz bir zamanda izlemenizi tavsiye ederiz;) Biraz komedi, biraz dram ortaya karışık tarzıyla en tanınmış sinema yorum sitelerinden biri olan imdb.com da 8,5 puan almayı başarabilen 2009 Hint yapımı bu filmi izledikten sonra dünyanın geri kalanı size inanmasa ve aptal dese bile inanarak, kararlılıkla nelerin başarıldığını görebilirsiniz. Hayal katillerine esir mi olmak istersiniz? Hayallerinizin peşinden mi gitmek? Yenilgiyi hemen kabul mu edeceksiniz, hadi amaaa?

2-  SİYAH (BLACK) : Ön yargılarınızı öncelikle bir kenara bırakmanız gerekebilir. Çünkü bu filmde ne öyle herkesin çok tanıdığı meşhur artistler, ne de yüksek bütçeler var. Hollywood yapımı falan da beklemeyin. Hint yapımı, mütavazi bir film. Baştan sıkıcı da gelebilir. Çok ama çok rica ediyorum, lütfen sonuna kadar ön yargısız bir izleyin, sonra ister teşekkür edersiniz, isterseniz de küfür. Ben hepsine razıyım;) İmkansız denilen birşey var mı? Kör, sağır ve dilsiz bir kız ile öğretmeni arasında geçen bu hikayede imkansızın olup olmadığını size kesinlikle bu filmden daha iyi gösterecek ne bir eğitim, ne de bir örnek olduğuna inanmıyorum. Amitabh Bachchan, Rani Mukherjee, Ayesha Kapur önünüzde saygıyla eğiliyorum. Mükemmel performansınız ve verdiğiniz ilham için...

3- 12 KIZGIN ADAM ( 12 ANGRY MEN) : Henry Fonda'yı anlatmaya kelimeler yeter mi? Büyük oyuncunun bence en iyi filmi diyebilirim. 1957 yapımlı bu film belki de dünyanın en az bütçeli filmi. Eserin tamamı 1 odada geçiyor ve sadece konuşmalar üzerine kurulu bir film. Durun durun hemen sıkıcıdır diye düşünmeyin. İzleyin ondan sonra karar verin derim.
Müzakere tenikleri, ikna, insan psikoloji, kelimelerin gücü üzerine unutulmaz bir ders veriyor. Hayatta hepimizin ihtiyacı olabilir. Dil insanı bazen rezil de edebilir, vezir de. Hatta ipe de götürebilir, ipten de alabilir. Bakalım bu filmde kim kimi ikna edecek?

4- DÜŞÜŞ (THE FALL):  Yine bir yarı Hint yarı da Amerikan yapımı film. 2006 yapımlı ve yine çok bilinmeyen sadece birkaç festivalde yer almış bu filmi eminim birçoğunuz izlememiştir. 18 farklı ülkede, 26 gerçek mekanda ve hiç bir gerçek dışı efekt kullanılmadan tam 4 yılda çekildiğini söylesem biraz olsun ilginizi çeker mi? Gerçek bir görsel şölen izlerken, duygusallığın da dibine varacak senaryosu ile gerçekten film gibi film izlemek ister misiniz? İşte tam size göre. Küçük kahramanımız Alexandria ile hastane arkadaşı başarısız dublör Roy'un hayal dünyasında yarattıkları ve sonra gerçekle karışan bu hikayede sizce karamsarlık mı kazanacak? Pozitif düşünce mi? Yoksa sonu nadiren iyi biten fimlerden biri mi olacak? İzlediklerinizin hangisi gerçek, hangisi hayal? İzlemeden göremeyiz;) Tarshem Sing, yaptığın film gibi bence büyüksün.

5-  İYİLİK YAP, İYİLİK BUL ( PAY IT FORWARD) : Sabahları iş yerine girdiğinizde herkese günaydın diyerek neyi değiştirebilirsiniz ama değil mi? Karaya vuran binlerce denizyıldızından sadece orada siz olsanız hangi birinizi tek başına kurtarabilirsiniz ki? Tek başınıza dünyayı değiştirebilir misiniz?
Bu sorulara cevap vermeden önce bu filmi izleyin derim. İzlediyseniz de zaman içinde körelen duygularınızı tazelemek için yeniden izlemeye ne dersiniz? İyilik, pozitif düşünce, iyi şeylerin kartopu hatta çığ olup büyüdüğüne şahit olacağınız bu hikayede gerçek hayattan çok şey bulabilirsiniz. Bakalım kahramız küçük Trevor'ın hayali kağıt üstünde mi kalacak, yoksa gerçek mi olacak?  Kevin Spacey, Helen Hunt, Haley Joel Osment 'ın baş rol aldığı 2001 yapımı 2 saatlik bir dramatik komediyi bakalım beğenecek miyiz?

Hep söylerim hayatta her yerden, herkesten öğrenilecek çok şey var. Nasıl ki eğitimlere sadece ayaklarınızın gitmesi ile tüm benliğinizle orada olmak arasında çok fark varsa filmlere de neden o gözle bakmayalım? Gerek özel hayatımız gerekse de iş hayatımız için de eşsiz deneyimler elde edebileceğimiz üstelik de eğlenirken öğrenebilme imkanı, bundan daha güzeli var mı?

Yorumlar

  1. Çok beğendim. İzlemediğim 2 filmi de en kısa sürede izleyeceğim.

    YanıtlaSil
  2. Hintlilerden haberim yoktu :) sayende ogrenmis olacagim, izleyip gozlemlerimi paylasmak isterim.
    sevgiler Kardesim

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

D-E-M-O-T-İ-V-A-S-Y-O-N

Bir çalışanınızı, ekip üyenizi veya varsa sizden alt kademe yöneticilerinizi demotive etmek mi istiyorsunuz?  Yetmedi mi? Ayrıca verimsizleştirmek ve sonunda hatta kaybetmek mi istiyorsunuz? Çok kolay! Hiiiç zorlanmaya, uzaklarda aramaya, kafa patlatmanıza gerek yok. Gelin ben size bedavaya anlatayım efenim. Lütfen bana 2dk. verin, okuyunuz. Yazıdan sonra da "yok ben demotive edemedim, sen de ne boş beleş adammışsın arkadaş!" diyen varsa "paranızı geri iade ediyorum. "demek isterdim istemesine; de biz yazıları kamu hizmeti olarak yazıyoruz, kusura kalmayınız. "Neyse geyiği bırak sadede gel diyorsunuz" duyar gibiyim, haklısınız. Ee, buyrunuz efendim... Bir kere işin başı en ağır eleştirilerinizi ekip arkadaşlarının yanında yapın. Hiç çekinmeyin, verin odunu. Fırçalayın gitsin...Ohhh misss... Hatta karşınızdakinin koca koca insanlar olduğunu unutup, ağzınızdan adeta tükürükler saçarak sık sık ota çöpe bağırabilmeniz de gerekir. Ohh, bir güzel rahat...

3 KURUŞA 5 KÖFTE OLUR mu?

" Bu araba beni kesmez, en kralını isterim. Vitesi otomatik olsun, ilk kullanan ben olayım yani yeni olsun işte. Rengi de lütfen beyaz olsun.Yakıt limiti de neymiş. Sınırsız olsun tamam mı? Araç takipli araç ta ne oluyor? Bana güvenmiyor musunuz? Hayatta kabul edemem!" " Telefon mu veriyorsunuz? Yetmez! Ben akıllı telefon isterim. Sınırsız internet, bol SMS, tabii ki limitsiz görüşme olması lazım. Sahi kuzum hangi marka/model cihaz veriyorsunuz? Cihaz da benim mi oluyor?" " Ne yani laptop verince birşey mi oluyor? Onu zaten vermek zorundasınız, siz tabletten haber verin?" " Ne zaman beni yönetici, müdür hatta genel müdür yaparsınız? 3 aydır çalışıyorum, e hadi? " Ssk, özel sağlık ferdi kaza, hayat sigortası, BES hepsi var ve başlangıçta yapılıyor değil mi? " Daha fazla yetki ve sorumluluk isterim, alabilecek miyim?" " Hafta sonu çalışma olmasın, mesai olmasın, olursa da ek ücret olsun velhasıl kelam aslında az iş ama ço...

11 satın almacı + 1 satıcı = (12 KIZGIN ADAM*)

Peşin peşin söyleyelim: Başlığın sonundaki * 12 Kızgın Adam 'ın milli basketbol takımımız " 12 Dev Adam"la uzaktan yakından bir alakası yoktur. Bu defa başlığın tamamını, ya da en azından eşittirden sonraki  "12 kızgın adam" kısmını işkembe-i kübradan ben de uydurmadım...;) Peki nedir öyleyse? 1957 yapımlı, başarılı aktör "Henry Fonda" 'nın başrol oynadığı, "12 Angry Man" filminin Türkçe adıdır. Dünyaca kabul gören, hemen hepimizin zaman zaman kullandığı sinema tanıtım/eleştiri forumlarından biri olan Imdb'de 10 üzerinden 9 puan almayı başaran ve "Shindler'in Listesi, Pulp Fiction (Ucuz Roman)" gibi efsane filmler arasında gösterilen bence başucu sinema eserlerinden biridir. Yapım yılından tahmin edeceğiniz üzere siyah beyaz çekim. Yaklaşık 1:20 dk civarında. Üstelik tamamen 1 odada geçip 12 insanın birbiri ile konuşmalarından ibaret ve görece çok sıkıcı olarak düşünülebilecek bir senaryosu olmasına rağmen en iyiler...