Ana içeriğe atla

NASIL BİR SATIŞÇI SİZE BİR ŞEY SATABİLİR?

Ya da nasıl bir satışçıdan GÖZÜNÜZ KAPALI BİRŞEY SATIN ALIRSINIZ?

Başarılı bir satışçı ya da satış yöneticisi olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Ya daha iyisi olmanız için fırsatlar varsa? Yoksa mevcut satış başarınızdan memnun değil misiniz? Veya da bu işe yeni başladınız hatta yakında başlamayı düşünüyor da olabilir ve kara kara satış alanında deneyimsiz olduğunuzu düşünüyor ve ne yapacağınızı bilemiyor olabilir misiniz?  


O halde size birkaç soru: Her şeyden önce hayatın her alanında kendinizin de sürekli birşeyler satın alan taraf olduğunu hiç düşündünüz mü? Peki gelişimin en kolay yolu olarak birşeyler satın alırken kendinizi şu açılardan gözlemliyor musunuz? "Bana nasıl yaklaşılırsa bir şey satın alıyorum? Neler yapılır ya da yapılmazsa ben birşey satın almaktan vazgeçiyorum? Bir satışçı ne yaparsa ben gözüm kapalı bir şey alırım? Nasıl bir satışçı bana birşeyler satabilir?

İşte size yılların deneyimini işinize yansıtabilmek için güzel bir fırsat değil mi ama? Üstelik bedava:)

Evet, şimdi sıra bu soruların yanıtlarında...

Şaşırmayın! Bu paragraftan ötesi boş, çünkü zaten amacımız kendinizle baş başa kalarak belki daha önce düşünmediğiniz deneyimlerinizin farkına varıp işinize yansıtabilmenizi sağlamak. Yukarıya da başlangıç olarak belki sizi ilhamlandırır diye bir iki cümle ekledik. Zira bu yazı okunmak için değil, yazmanız ve/veya düşünmeniz için yazıldı.

Dilerseniz düşünün, dilerseniz bir kağıda yazın, dilerseniz de bloga veya sosyal medyada yorum olarak yazın ki yazı tamamlansın ve bilgi/deneyim paylaştıkça büyüsün. Tercih sizin. Yeter ki düşünelim, farkına varalım, hayatta her zaman birilerinden öğrenilecek bir şeyler olduğunu bilelim. Kendimizden bile;)

..........................................

..........................................

...........................................

...........................................

...........................................

............................................

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

11 satın almacı + 1 satıcı = (12 KIZGIN ADAM*)

Peşin peşin söyleyelim: Başlığın sonundaki * 12 Kızgın Adam 'ın milli basketbol takımımız " 12 Dev Adam"la uzaktan yakından bir alakası yoktur. Bu defa başlığın tamamını, ya da en azından eşittirden sonraki  "12 kızgın adam" kısmını işkembe-i kübradan ben de uydurmadım...;) Peki nedir öyleyse? 1957 yapımlı, başarılı aktör "Henry Fonda" 'nın başrol oynadığı, "12 Angry Man" filminin Türkçe adıdır. Dünyaca kabul gören, hemen hepimizin zaman zaman kullandığı sinema tanıtım/eleştiri forumlarından biri olan Imdb'de 10 üzerinden 9 puan almayı başaran ve "Shindler'in Listesi, Pulp Fiction (Ucuz Roman)" gibi efsane filmler arasında gösterilen bence başucu sinema eserlerinden biridir. Yapım yılından tahmin edeceğiniz üzere siyah beyaz çekim. Yaklaşık 1:20 dk civarında. Üstelik tamamen 1 odada geçip 12 insanın birbiri ile konuşmalarından ibaret ve görece çok sıkıcı olarak düşünülebilecek bir senaryosu olmasına rağmen en iyiler

D-E-M-O-T-İ-V-A-S-Y-O-N

Bir çalışanınızı, ekip üyenizi veya varsa sizden alt kademe yöneticilerinizi demotive etmek mi istiyorsunuz?  Yetmedi mi? Ayrıca verimsizleştirmek ve sonunda hatta kaybetmek mi istiyorsunuz? Çok kolay! Hiiiç zorlanmaya, uzaklarda aramaya, kafa patlatmanıza gerek yok. Gelin ben size bedavaya anlatayım efenim. Lütfen bana 2dk. verin, okuyunuz. Yazıdan sonra da "yok ben demotive edemedim, sen de ne boş beleş adammışsın arkadaş!" diyen varsa "paranızı geri iade ediyorum. "demek isterdim istemesine; de biz yazıları kamu hizmeti olarak yazıyoruz, kusura kalmayınız. "Neyse geyiği bırak sadede gel diyorsunuz" duyar gibiyim, haklısınız. Ee, buyrunuz efendim... Bir kere işin başı en ağır eleştirilerinizi ekip arkadaşlarının yanında yapın. Hiç çekinmeyin, verin odunu. Fırçalayın gitsin...Ohhh misss... Hatta karşınızdakinin koca koca insanlar olduğunu unutup, ağzınızdan adeta tükürükler saçarak sık sık ota çöpe bağırabilmeniz de gerekir. Ohh, bir güzel rahat

DÜNYADA ORTAK DİL SİZCE HANGİSİDİR?

Hiç yabancı dilini bilmediğiniz ve ortak bir dil de konuşamadığınız bir ülkede çat pat da olsa bakkalı/marketi vs'si ile anlaşabildiğiniz ve yine de derdinizi anlatıp aç kalmadığınız durumlar oldu mu? Veya sevgilinizle romantik bir ortamda birbirinize bakarken adeta şiirlerdeki gibi sen sus da gözlerin konuşsun tadında bir kelime dahi etmeden bir sürü duyguyu anlattığınız ve saatlerce konuşmadan durup da milyon tane şey konuşmuş kadar olduğunuz durumlar? Ya da olumsuzunu düşünelim. Hayatımızda sözleri ile bize birşeyler söyleyip de yahu göz göre yalan söylüyor, adeta yalancılığı üstünden akıyor diye yorumladığımız kişilerle hiç mi karşılaşmadık? Bunların en az 1 tanesi herkesin hemen başına gelmiş ve hatta sürekli de gelebiliyordur. Çünkü kolaylıkla söyleyebiliriz ki iletişimde bedenimiz de konuşuyor. Uzmanların araştırmaları ve beden dilinin iletişimdeki etki gücüne baktığımızda da sözlerin etkisi ortalama %7 iken, beden dilinde ise %55 civarı bir etki gücü var. Muaz