Ana içeriğe atla

BEN DÜNYANIN EN KÖTÜ SATICISIYIM!

Satış işinden bu ay hedef tutturamasa da geçen ay hasbel kader skaladaki en büyük miktar primi kazanan ve gelecek ay yine belki yüksek ihtimal hedef tutturamayacak ve de "yemişim istikrarını ben geçen ay aldığım paraya bakarım" diyen mi dünyanın en iyi satıcısıdır? 

Yoksa bu meslekte stresten kafayı üşütmeden en uzun yıl kalabilmeyi başarabilmiş babayiğit ama genellikle hedefin uzağından yakınından pek geçmeyip çok sık kuru maaşa talim eden kimse midir? :)

Ya da 1,2 kere hedefi tutmakta çok zorlanıp, satışın daha kolay olanını arayıp kendince akıllılık? edip sürekli iş değiştiren mi bu mesleğin en iyisidir? 

Bütün müşterileri ile adeta kanka olup, "aramız da çok iyi zaten"diye düşünerek sıfır hata/şikayet ve 100% müşteri memnuniyeti sağlarken hedeflerde geri de kalıp kalmadığının çok önemi olmadığına inanan ya da buna inanmasa da memnuniyete çok önem verirken satış tarafında ay sonu gol yiyen acaba en iyi satıcı olabilir mi?

Ağzı en iyi laf yapana ne dersiniz? Hatta kendine ve üstlerine en çok bahane üretebilen ve günün sonunda sürekli tabelada geride olsa da iyi bahane makinesi olduğu için gemisini yürüttüğünü düşünen ve primsiz yaşamayı kanıksamış satıcı da dünyanın en iyisi olamaz mı?

Buldum! Acaba süper yalan atıp piyasanın amiyane tabiri ile anasını ağlatarak kısa süre de olsa pirimin gözüne vurana ne dersiniz?

Yok yok, kendine profesyonel bir ziyaret/satış planı yapmadan, rüzgar nereden eserse o şekilde ortalıkta dolanırken en çok şansa sahip olan ve 1,2 kere de olsa şansa hedef tutturan ve nereye kadar devam edeceğini pek de önemsemeyen de aslında dünyanın en iyisi olabilir gibi, değil mi?

Gerektiğinde yenilgiyi kabul edebilen, satıcının da insan olduğuna inanıp gerektiğinde pes etmesini bilen, gerçekçi, ne me lazım aman müşteri rahatsız olmasın diye çok ısrarcı/kararlı olmayan için en iyidir diye içinizde oy kullanan var mı?

Ya 20 gün yayıp yayıp rahatına bakıp, son 10 gün ciddi efor gösteren arap atı tipi satıcı dünyadaki en iyisidir diyen elleri göreyim?

Kendince tutmayacak (veya tutması çok çok zor) bir hedef varsa boşuna koşturmanın ne anlamı var deyip baştan havlu atan zeki arkadaşa ne demeli? 

Veya %110, 120 hep daha yukarısını hedeflemek değil de ay sonu %80-90 hedef tutturmayı kendine hedef koyan ve buna koşan azıcık aşım kaygısız başımcı arkadaş hakkında bir yorumunuz var mı?

Geçmişte müthiş başarı gösteren, sonra ivmesi geriye gitmeye başlasa da hatalı alanları bulmak/öz eleştiri yapmak gerektiğinde ekip arakadaşları veya yöneticisinden yardım/destek istemek yerine geçmişte çok iyi olduğunun sürekli arkasına sığınan/sığınabilen için ne düşünürsünüz? Sonuçta zamanında çok iyi değil miydi?

Rakam göstermeyen/getirmeyen (bal yapmayan arı), ama buna rağmen iyi rüzgar! yapmayı becerebilen bu işin duayenidir diyen kaç kişi var?

Peki kendi ekip arkadaşları ile tatlı rekabete girmeyen, yarışmaktan hoşlanmayan ve en iyi olamasa da en azından en iyi olmak için çabalamayan ve bir amacı olmayan ve bu sayede daha huzurlu bir hayat süren satışçı dünya liderliğine iyi bir aday mıdır?

Hadi bu kadarı yetsin.

Efendim? Hep ben soruyormuşum, biraz da cevap vereymişim diyenler var. Haklısınız. Hemen cevabımı vereyim:

E-)  HİÇBİRİ  :)

Eğer bu tarz kişiler dünyanın en iyisiyse, dünyanın en iyisini geçtim kendinle yüzleştiğinde ayna da kendine gönül rahatlığı ile "ben satışçıyım" diyebiliyorsa, bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır sözünden hareketle en azından bu yazıdan sonra oturup kendine çeki düzen vermeye/değişmeye hala çalışmıyor ve de yukarıdaki satıcı tiplerinden biri olmaya yarın da devam etmeyi düşünüyorsa;

BEN DÜNYANIN EN KÖTÜ SATICISIYIM ARKADAŞ!!!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

11 satın almacı + 1 satıcı = (12 KIZGIN ADAM*)

Peşin peşin söyleyelim: Başlığın sonundaki * 12 Kızgın Adam 'ın milli basketbol takımımız " 12 Dev Adam"la uzaktan yakından bir alakası yoktur. Bu defa başlığın tamamını, ya da en azından eşittirden sonraki  "12 kızgın adam" kısmını işkembe-i kübradan ben de uydurmadım...;) Peki nedir öyleyse? 1957 yapımlı, başarılı aktör "Henry Fonda" 'nın başrol oynadığı, "12 Angry Man" filminin Türkçe adıdır. Dünyaca kabul gören, hemen hepimizin zaman zaman kullandığı sinema tanıtım/eleştiri forumlarından biri olan Imdb'de 10 üzerinden 9 puan almayı başaran ve "Shindler'in Listesi, Pulp Fiction (Ucuz Roman)" gibi efsane filmler arasında gösterilen bence başucu sinema eserlerinden biridir. Yapım yılından tahmin edeceğiniz üzere siyah beyaz çekim. Yaklaşık 1:20 dk civarında. Üstelik tamamen 1 odada geçip 12 insanın birbiri ile konuşmalarından ibaret ve görece çok sıkıcı olarak düşünülebilecek bir senaryosu olmasına rağmen en iyiler

D-E-M-O-T-İ-V-A-S-Y-O-N

Bir çalışanınızı, ekip üyenizi veya varsa sizden alt kademe yöneticilerinizi demotive etmek mi istiyorsunuz?  Yetmedi mi? Ayrıca verimsizleştirmek ve sonunda hatta kaybetmek mi istiyorsunuz? Çok kolay! Hiiiç zorlanmaya, uzaklarda aramaya, kafa patlatmanıza gerek yok. Gelin ben size bedavaya anlatayım efenim. Lütfen bana 2dk. verin, okuyunuz. Yazıdan sonra da "yok ben demotive edemedim, sen de ne boş beleş adammışsın arkadaş!" diyen varsa "paranızı geri iade ediyorum. "demek isterdim istemesine; de biz yazıları kamu hizmeti olarak yazıyoruz, kusura kalmayınız. "Neyse geyiği bırak sadede gel diyorsunuz" duyar gibiyim, haklısınız. Ee, buyrunuz efendim... Bir kere işin başı en ağır eleştirilerinizi ekip arkadaşlarının yanında yapın. Hiç çekinmeyin, verin odunu. Fırçalayın gitsin...Ohhh misss... Hatta karşınızdakinin koca koca insanlar olduğunu unutup, ağzınızdan adeta tükürükler saçarak sık sık ota çöpe bağırabilmeniz de gerekir. Ohh, bir güzel rahat

DÜNYADA ORTAK DİL SİZCE HANGİSİDİR?

Hiç yabancı dilini bilmediğiniz ve ortak bir dil de konuşamadığınız bir ülkede çat pat da olsa bakkalı/marketi vs'si ile anlaşabildiğiniz ve yine de derdinizi anlatıp aç kalmadığınız durumlar oldu mu? Veya sevgilinizle romantik bir ortamda birbirinize bakarken adeta şiirlerdeki gibi sen sus da gözlerin konuşsun tadında bir kelime dahi etmeden bir sürü duyguyu anlattığınız ve saatlerce konuşmadan durup da milyon tane şey konuşmuş kadar olduğunuz durumlar? Ya da olumsuzunu düşünelim. Hayatımızda sözleri ile bize birşeyler söyleyip de yahu göz göre yalan söylüyor, adeta yalancılığı üstünden akıyor diye yorumladığımız kişilerle hiç mi karşılaşmadık? Bunların en az 1 tanesi herkesin hemen başına gelmiş ve hatta sürekli de gelebiliyordur. Çünkü kolaylıkla söyleyebiliriz ki iletişimde bedenimiz de konuşuyor. Uzmanların araştırmaları ve beden dilinin iletişimdeki etki gücüne baktığımızda da sözlerin etkisi ortalama %7 iken, beden dilinde ise %55 civarı bir etki gücü var. Muaz