Ana içeriğe atla

BİLGİ MOTİVASYON SAĞLAR mı?

Ünlü filozof Socrates der ki ;
“ Eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsanız, cehaletin bedelini hesaplayın!"
Bu sözü milattan önce 400'lü yıllarda söylemiş. Daha net anlaşılması için ortalama 2400 yıl kadar önce diyebiliriz.
Ardından milattan sonra 633 yılında vahiyleri tamamlanan İslam Dini kutsal kitabı Kuran-ı Kerim de bu konuya değinir. Okuyanlar mutlaka bilir. Kısa ve öz bence çok önemli bir söz vardır.
" Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?"
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün de 19. yy başlarında söylediği kıymetli deyişi eminim hemen herkes hatırlayacaktır.
" Gerçek kurtuluş ancak cehaletin ortadan kaldırılmasıyla olur. Cehalet kaldırılmadıkça toplum yerinde kalıyor demektir, yerinde duran şey ise ise geriye gidiyor demektir. "
Zaman geçer, kişiler ve/veya kaynaklar değişir. Fakat bilginin değeri ve söylenen sözlerin ortak noktası şimdiki örnekteki gibi değişmez. Çağımızın hayatta yaşayan işletme gurularından Peter F. Drucker da bu konuya değiniyor.
" Dünya artık emek yoğun, enerji yoğun ve malzeme yoğun değil, BİLGİ yoğun olmaktadır."

Bu kadar önemli kaynak ve insanlar aradan bin yıllar geçmesine rağmen aynı noktaya değiniyor. Bilgi çok değerli. Hayatın her alanında olduğu gibi biliyoruz ki satışta da  çok değerli.
Neden? Çünkü, BİLGİ insana GÜÇ getirir. Güçlü olan insanın da ÖZGÜVENİ yerinde olur. ÖZGÜVEN'i olan insanın başaracağına, daha çok satacağına, hedefleri tutturup aşacağına karşı inancı yani ENERJİ ve MOTİVASYONU da daha çok artar. Motivasyon olduğunda da DAHA ÇOK SATIŞ ve BAŞARI gelir.
Aslında bu kadar formül basit lakin önemlidir.
Bu kadar önemli bir satış silahımız varken maalesef birçok satışçı bu gücü göz ardı ediyor. Hep kolay yoldan ya da ilk bildiği bilgiler ile kendini geliştirmeden satış hayatına devam ediyor. Sonra da “ben neden yükselemiyorum, neden çok kazanamıyorum” diye hayıflanıyor.
O halde ne yapmak lazım?

-          Ne kadar iyi satışçı olursak olalım, mümkün olduğunca satış ile ilgili akademik ya da deneyim paylaşımı tadındaki kitapları okumak.
-          Ekip arkadaşlarımız ya da farklı sektörlerdeki satış işindeki profesyonellerden deneyimleri dinlemek.
-          Şirketin gönderdiği eğitimleri işten kaytarmak değil de, daha çok satabilmek için bir nimet gibi görmek.
-          Satış ile ilgili makale ya da blogları okumak.
-          Forumlara üye olup deneyimleri dinlemek ve hatta kendi deneyimlerimizi paylaşmak. Neden mi? Çünkü ünlü Hint filozof Bhartrihari'nin sözünü unutmayalım
" Bilgi paylaştıkça çoğalan bir hazinedir."
-          Bir sonraki aşama yazmayı da denemek olabilir. Yazarken insan daha çok düşünür, araştırır. Yazılan bilgi daha da kalıcı hale gelir.

Gördüğünüz gibi evet bence BİLGİ MOTİVASYON getirir.
Socrates bile " Bildiğim tek birşey varsa o da hiçbir şey bilmediğim." diyorken bizim gibi orta halli insan ve satışçıların yeni birşey okumadan, öğrenmeden ve araştırmadan başarılı olması sizce mümkün mü?
Yorumu sizlere bırakıyorum…

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

11 satın almacı + 1 satıcı = (12 KIZGIN ADAM*)

Peşin peşin söyleyelim: Başlığın sonundaki * 12 Kızgın Adam 'ın milli basketbol takımımız " 12 Dev Adam"la uzaktan yakından bir alakası yoktur. Bu defa başlığın tamamını, ya da en azından eşittirden sonraki  "12 kızgın adam" kısmını işkembe-i kübradan ben de uydurmadım...;) Peki nedir öyleyse? 1957 yapımlı, başarılı aktör "Henry Fonda" 'nın başrol oynadığı, "12 Angry Man" filminin Türkçe adıdır. Dünyaca kabul gören, hemen hepimizin zaman zaman kullandığı sinema tanıtım/eleştiri forumlarından biri olan Imdb'de 10 üzerinden 9 puan almayı başaran ve "Shindler'in Listesi, Pulp Fiction (Ucuz Roman)" gibi efsane filmler arasında gösterilen bence başucu sinema eserlerinden biridir. Yapım yılından tahmin edeceğiniz üzere siyah beyaz çekim. Yaklaşık 1:20 dk civarında. Üstelik tamamen 1 odada geçip 12 insanın birbiri ile konuşmalarından ibaret ve görece çok sıkıcı olarak düşünülebilecek bir senaryosu olmasına rağmen en iyiler

D-E-M-O-T-İ-V-A-S-Y-O-N

Bir çalışanınızı, ekip üyenizi veya varsa sizden alt kademe yöneticilerinizi demotive etmek mi istiyorsunuz?  Yetmedi mi? Ayrıca verimsizleştirmek ve sonunda hatta kaybetmek mi istiyorsunuz? Çok kolay! Hiiiç zorlanmaya, uzaklarda aramaya, kafa patlatmanıza gerek yok. Gelin ben size bedavaya anlatayım efenim. Lütfen bana 2dk. verin, okuyunuz. Yazıdan sonra da "yok ben demotive edemedim, sen de ne boş beleş adammışsın arkadaş!" diyen varsa "paranızı geri iade ediyorum. "demek isterdim istemesine; de biz yazıları kamu hizmeti olarak yazıyoruz, kusura kalmayınız. "Neyse geyiği bırak sadede gel diyorsunuz" duyar gibiyim, haklısınız. Ee, buyrunuz efendim... Bir kere işin başı en ağır eleştirilerinizi ekip arkadaşlarının yanında yapın. Hiç çekinmeyin, verin odunu. Fırçalayın gitsin...Ohhh misss... Hatta karşınızdakinin koca koca insanlar olduğunu unutup, ağzınızdan adeta tükürükler saçarak sık sık ota çöpe bağırabilmeniz de gerekir. Ohh, bir güzel rahat

DÜNYADA ORTAK DİL SİZCE HANGİSİDİR?

Hiç yabancı dilini bilmediğiniz ve ortak bir dil de konuşamadığınız bir ülkede çat pat da olsa bakkalı/marketi vs'si ile anlaşabildiğiniz ve yine de derdinizi anlatıp aç kalmadığınız durumlar oldu mu? Veya sevgilinizle romantik bir ortamda birbirinize bakarken adeta şiirlerdeki gibi sen sus da gözlerin konuşsun tadında bir kelime dahi etmeden bir sürü duyguyu anlattığınız ve saatlerce konuşmadan durup da milyon tane şey konuşmuş kadar olduğunuz durumlar? Ya da olumsuzunu düşünelim. Hayatımızda sözleri ile bize birşeyler söyleyip de yahu göz göre yalan söylüyor, adeta yalancılığı üstünden akıyor diye yorumladığımız kişilerle hiç mi karşılaşmadık? Bunların en az 1 tanesi herkesin hemen başına gelmiş ve hatta sürekli de gelebiliyordur. Çünkü kolaylıkla söyleyebiliriz ki iletişimde bedenimiz de konuşuyor. Uzmanların araştırmaları ve beden dilinin iletişimdeki etki gücüne baktığımızda da sözlerin etkisi ortalama %7 iken, beden dilinde ise %55 civarı bir etki gücü var. Muaz