Ana içeriğe atla

SATIŞ MÜDÜRLERİ için 4 Farklı SATICI TİPİ ve Onları Yönetme Taktikleri

Gerek ekip yönetiminde, gerekse de özelinde satış ekibi yönetirken her satıcıya ve takım arkadaşımıza sizce aynı şekilde mi davranmak lazım? Siz de bazı durumlarda veya bazı tip satıcılara nasıl yaklaşacağınıza pek emin olamıyor musunuz?

Gelin o zaman satıcı tiplerini ve karşılaştığımız satıcılarla ilgili senaryoları gruplamaya, ona göre de hep beraber nasıl yaklaşabileceğimize karar vermeye çalışalım, ne dersiniz?

Deneyimlerle sabit kendi iş hayatımızda sıkça karşılaştığımız durumları ve ciddi faydasını gördüğümüz yaklaşım tarzlarını 4 grupta özetlemeye çalışacağız. Umarız ufacık da olsa kafanızda bir ışık yakabiliriz? Belki bazı yöneticilerin farklı yoğurt yiyişleri olabilir. Saygı duyarız. Bizden paylaşması. Hatta "ben herşeyin en iyisini bilirim, kırk yıllık yöneticiyim senden mi öğreneceğim" diyenler de belki çıkacaktır. Ne diyeyim, umuyorum rakamlarınız tutmaya devam eder de birgün yerinize daha iyi bir yöneticiyi patronunuz getirmez! Bize de ancak sizin için elimizden dua etmek gelir...

 1-  Diyelim ki öyle bir satışçınız var ki gün sonu ya da ay sonu hem de hiç bir yan yola (fraud, yalan dolan, şişirme, yanlış rapor vs.) sapmadan gerçekten rakam getiriyor ve de hedefi tutuyor lakin ne yapacaksın işte arkadaş biraz geniş ve rahat hareket etmeyi seviyorsa:)  : 

" Kontrollü şekilde ve çoğunlukla TOLERE EDİLMESİ ve çok rahatsız etmeden arada bir KOÇLUK Yapılması Gereken SATICI" 

Varsın bu arkadaş bazen de ziyaret hedefi tutmasın arada bir de olsa sahaya geç çıksın. Sanırım burada pek sıkıntı yok gibi?

 2-    Bir satıcı da var ki hedef tutmuyor ama sabahın dingininde belki karga daha kahvaltı yapmadan sahaya çıkıyorsa :  

Bu arkadaşları " BAL YAPMAYAN ARI Tipi , hemen EĞİTİME alınması ve ciddi bir KOÇLUK yapılması gereken SATICI! "  olarak alsak fena olmaz, değil mi? Durun yahu hemen kovmaya gerek var mı? Çalışkan insan bu devirde o kadar kolay mı bulunuyor? Herkesin bir, duruma göre nadiren ikinci bir şansa ihtiyacı yok mu?

 3-    Öbür taraftaki bir satıcımız ılımlı uyarılara, eğitimlere, şirketinizin imkanları dahilinde adilane şekilde ekip içinde yönetici olarak dağıttığınız kaynaklara ve de elinizden geldiğince yapmaya çalıştığınız idareci yerine liderliğe rağmen hala ne skor yapıyor, ne de yeterince ziyaret (; yani üstüne amiyane tabir ile yaya yaya hareket ediyorsa: 

İşte burada S.O.S. veriyor, ALARM çalıyor demektir. " YOL VERIN, kendi evinde sürekli rahat rahat YAYSIN ve döndüğünde de bir de baksın ki şirket kimliği kapıyı açmayan tipi SATICI " 

Daha niye bu tarz kişileri tutup da vakit kaybediyorsunuz ki? Gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum. Düşük performans ve enerjiye sahip, eğitilip öğretilmeye de açık olmayan ve geri kalan başarılı ekibi de her an zehirlemeye müsait bu arkadaşları hala ekipte tutacak kadar çok paranız ve zamanınız var ve de sektörünüzde adeta kanlı rekabet yoksa tabi o başka! Eğer öyle sektörler kaldıysa?

 4-     Öyle bir adam ya da kadın var ki ekipte arı gibi çalışıp bir de satışın dibine etik yollar ile adeta vuruyorsa: 

Daha Allah'tan lütfen belamızı istemeyelim. ;)  " BIRAKIN da işini bildiği ve istediği gibi YAPSIN, isterse öğlen sahaya çıkıp kahvaltı yapsın, ay sonu hedefi tutsun hatta aşsın isterse bugün işe de gelmesin  tipi KRAL SATICI"

E hadi, denemesi bedava;)


www.murattavsanci.com

http://murattavsanci.blogspot.com.tr

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

11 satın almacı + 1 satıcı = (12 KIZGIN ADAM*)

Peşin peşin söyleyelim: Başlığın sonundaki * 12 Kızgın Adam 'ın milli basketbol takımımız " 12 Dev Adam"la uzaktan yakından bir alakası yoktur. Bu defa başlığın tamamını, ya da en azından eşittirden sonraki  "12 kızgın adam" kısmını işkembe-i kübradan ben de uydurmadım...;) Peki nedir öyleyse? 1957 yapımlı, başarılı aktör "Henry Fonda" 'nın başrol oynadığı, "12 Angry Man" filminin Türkçe adıdır. Dünyaca kabul gören, hemen hepimizin zaman zaman kullandığı sinema tanıtım/eleştiri forumlarından biri olan Imdb'de 10 üzerinden 9 puan almayı başaran ve "Shindler'in Listesi, Pulp Fiction (Ucuz Roman)" gibi efsane filmler arasında gösterilen bence başucu sinema eserlerinden biridir. Yapım yılından tahmin edeceğiniz üzere siyah beyaz çekim. Yaklaşık 1:20 dk civarında. Üstelik tamamen 1 odada geçip 12 insanın birbiri ile konuşmalarından ibaret ve görece çok sıkıcı olarak düşünülebilecek bir senaryosu olmasına rağmen en iyiler

D-E-M-O-T-İ-V-A-S-Y-O-N

Bir çalışanınızı, ekip üyenizi veya varsa sizden alt kademe yöneticilerinizi demotive etmek mi istiyorsunuz?  Yetmedi mi? Ayrıca verimsizleştirmek ve sonunda hatta kaybetmek mi istiyorsunuz? Çok kolay! Hiiiç zorlanmaya, uzaklarda aramaya, kafa patlatmanıza gerek yok. Gelin ben size bedavaya anlatayım efenim. Lütfen bana 2dk. verin, okuyunuz. Yazıdan sonra da "yok ben demotive edemedim, sen de ne boş beleş adammışsın arkadaş!" diyen varsa "paranızı geri iade ediyorum. "demek isterdim istemesine; de biz yazıları kamu hizmeti olarak yazıyoruz, kusura kalmayınız. "Neyse geyiği bırak sadede gel diyorsunuz" duyar gibiyim, haklısınız. Ee, buyrunuz efendim... Bir kere işin başı en ağır eleştirilerinizi ekip arkadaşlarının yanında yapın. Hiç çekinmeyin, verin odunu. Fırçalayın gitsin...Ohhh misss... Hatta karşınızdakinin koca koca insanlar olduğunu unutup, ağzınızdan adeta tükürükler saçarak sık sık ota çöpe bağırabilmeniz de gerekir. Ohh, bir güzel rahat

DÜNYADA ORTAK DİL SİZCE HANGİSİDİR?

Hiç yabancı dilini bilmediğiniz ve ortak bir dil de konuşamadığınız bir ülkede çat pat da olsa bakkalı/marketi vs'si ile anlaşabildiğiniz ve yine de derdinizi anlatıp aç kalmadığınız durumlar oldu mu? Veya sevgilinizle romantik bir ortamda birbirinize bakarken adeta şiirlerdeki gibi sen sus da gözlerin konuşsun tadında bir kelime dahi etmeden bir sürü duyguyu anlattığınız ve saatlerce konuşmadan durup da milyon tane şey konuşmuş kadar olduğunuz durumlar? Ya da olumsuzunu düşünelim. Hayatımızda sözleri ile bize birşeyler söyleyip de yahu göz göre yalan söylüyor, adeta yalancılığı üstünden akıyor diye yorumladığımız kişilerle hiç mi karşılaşmadık? Bunların en az 1 tanesi herkesin hemen başına gelmiş ve hatta sürekli de gelebiliyordur. Çünkü kolaylıkla söyleyebiliriz ki iletişimde bedenimiz de konuşuyor. Uzmanların araştırmaları ve beden dilinin iletişimdeki etki gücüne baktığımızda da sözlerin etkisi ortalama %7 iken, beden dilinde ise %55 civarı bir etki gücü var. Muaz