Ana içeriğe atla

HER TERCİH BİR VAZGEÇİŞTİR!

Merak ediyorum. Neden acaba bir şey tercih ettiğimizde hep seçtiğimiz şeye ve artılarına odaklanıyoruz?
Peki tercih ettiğimiz zaman aslında başka bir şeyden de vazgeçmiş olmuyor muyuz?  Vazgeçtiklerimizin eksileri ne olacak? Oldu ki kaybettiklerimiz daha fazlaysa?

Aslında hayatın her anında seçimlerle karşılaşıyor, bilinçli ya da bilinçsiz karar veriyor ve tercihler yapıyoruz. Mesela bugün sinemaya giden arkadaş grubun seni çağırdığında evde yatmayı tercih ettin. Ne de olsa yorgunsun. Belki de orada hayatının kadını veya erkeği ile tanışma ihtimalini kaçırmış olamaz mısın? Veya gittiğin bir davette değişik bir yemek sunduklarında burun kıvırıp yemediğinde, hayatındaki en iyi lezzeti kaçırdıysan? Sayısal loto da şu numaraya mı oynayayım, buna mı ikilminden sonra tercih etmediğin numaraya da büyük ikramiye vursa? 

İş hayatından da örnekler verelim mi? Ey sen saha satışçısı kardeşim. Bugün bakıyorum komple yatışa geçtmiş ve araziye uymuşsun. Ya o gün 1 aylık hedefini tutturacak müşteriyi kaçırdıysan ve yarın olduğunda rakibinden çoktan alışverişi yapmış olurlarsa aslında sen bir anlık kaçamak için 1 ayından olma ihtimalinden vazgeçmiş olmuyor musun?

Tamam tamam onu yapmazsın. Onun yerine müşterine telefonda veya yüzyüze bile bile yalan bir beyanla satış yaptın. Belki bugün hedefini tutturdun. Peki yarın ki hedefin ne olacak? O yalan ortaya çıktığında aslında o müşteriyi sonsuza kadar kaybetmiş olur musun, olmaz mısın bir düşün bakalım? Sen 1 aylık bir satışçı mısın?

Yöneticine, patronuna, şirketine dürüst olmadın. Bir sorunu sakladın, bir hatayı gizledin vs. Bugün için ohh paçayı yırttın da aslında bir gün yalanın ortaya çıkarsa ne olur azıcık kafa yordun mu? Güven denilen o en değerli gayrimenkulünü kaybetmek ister misin? Bunu gerçekten göze almak ister misin?

Bugün şirketin seni gönderdiği eğitimde zaten hava sıcak, yaz gelmiş. Aklında deniz, kum, güneş...Kim dinleyecek şimdi hocayı, değil mi? Tabi sen bilirsin de, aslında orada kaçıracağın bir satış taktiği, bir ürün ile yarın öbürgün büyük satış fırsatları yakalayabilme ihtimalinden ve dolayısıyla kaybedeceğin paradan vazgeçmiş olduğunu bir gün olsun aklına getirdin mi?

Hani yapmazsın da olur da şeytana uyup şirketin ya da müşterinin hakkından veya malından tırtıklarsan. Herkes yapıyor zaten deyip kendine hak görüp sistemin açıklarından kendine aslında olmayan faydalar sağlarsan, güzel azıcık daha fazla cebin doldu diyelim. İşin öbür dünya tarafı kısmını da geçtim. Peki hiç mi ortaya çıkmayacak? Söylentisi bile çıksa işini hatta mesleğini kaybetme durumu olur mu? Olursa ne olur?

Sevgili satış müdürü dostum. Elinde yetki kamçısı var tabi sürekli savurmayı tercih ediyorsun. Belki sırf yetkinden dolayı sözün de belki kısa dönemde dinleniyor. Ekibini hor görüyorsun. Adaletsiz davranıyorsun veya mobbing uyguluyorsun. Hakeden bir ekip üyeni engellemiş de olabilirsin. Ya bir gün senden önce yükselirse ne olur hiç düşündün mü? Ya da bir gün senin de üstün sana aynı şeyleri hatta beterini ya yaparsa nasıl olurdu?

Saygıdeğer iş arkadaşım. Bugün benim e-postama saygı gösterip cevap vermedin. Telefonlarıma çıkmadın. Sana kibar bir dille rica etmeme rağmen işimi yavaşlattın ve beni zarara uğrattın veya işimi aksattın. Tabi sen aslında bir şey kaybetmedin , değil mi? Ya iş hayatı sandığından bile küçükse ve o hiç ummadığın bir basit iş arkadaşı başka bir işte seninle ilgili önemli kararı verebilecek bir kişi oluverdi, o zaman ne.. yiyeceksin?

Sayısız örnek var. Önümüzde de sayısız tercih ve karar fırsatı. Sadece şunu bilelim yeter. Her tercih, bir vazgeçiştir!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

11 satın almacı + 1 satıcı = (12 KIZGIN ADAM*)

Peşin peşin söyleyelim: Başlığın sonundaki * 12 Kızgın Adam 'ın milli basketbol takımımız " 12 Dev Adam"la uzaktan yakından bir alakası yoktur. Bu defa başlığın tamamını, ya da en azından eşittirden sonraki  "12 kızgın adam" kısmını işkembe-i kübradan ben de uydurmadım...;) Peki nedir öyleyse? 1957 yapımlı, başarılı aktör "Henry Fonda" 'nın başrol oynadığı, "12 Angry Man" filminin Türkçe adıdır. Dünyaca kabul gören, hemen hepimizin zaman zaman kullandığı sinema tanıtım/eleştiri forumlarından biri olan Imdb'de 10 üzerinden 9 puan almayı başaran ve "Shindler'in Listesi, Pulp Fiction (Ucuz Roman)" gibi efsane filmler arasında gösterilen bence başucu sinema eserlerinden biridir. Yapım yılından tahmin edeceğiniz üzere siyah beyaz çekim. Yaklaşık 1:20 dk civarında. Üstelik tamamen 1 odada geçip 12 insanın birbiri ile konuşmalarından ibaret ve görece çok sıkıcı olarak düşünülebilecek bir senaryosu olmasına rağmen en iyiler

D-E-M-O-T-İ-V-A-S-Y-O-N

Bir çalışanınızı, ekip üyenizi veya varsa sizden alt kademe yöneticilerinizi demotive etmek mi istiyorsunuz?  Yetmedi mi? Ayrıca verimsizleştirmek ve sonunda hatta kaybetmek mi istiyorsunuz? Çok kolay! Hiiiç zorlanmaya, uzaklarda aramaya, kafa patlatmanıza gerek yok. Gelin ben size bedavaya anlatayım efenim. Lütfen bana 2dk. verin, okuyunuz. Yazıdan sonra da "yok ben demotive edemedim, sen de ne boş beleş adammışsın arkadaş!" diyen varsa "paranızı geri iade ediyorum. "demek isterdim istemesine; de biz yazıları kamu hizmeti olarak yazıyoruz, kusura kalmayınız. "Neyse geyiği bırak sadede gel diyorsunuz" duyar gibiyim, haklısınız. Ee, buyrunuz efendim... Bir kere işin başı en ağır eleştirilerinizi ekip arkadaşlarının yanında yapın. Hiç çekinmeyin, verin odunu. Fırçalayın gitsin...Ohhh misss... Hatta karşınızdakinin koca koca insanlar olduğunu unutup, ağzınızdan adeta tükürükler saçarak sık sık ota çöpe bağırabilmeniz de gerekir. Ohh, bir güzel rahat

DÜNYADA ORTAK DİL SİZCE HANGİSİDİR?

Hiç yabancı dilini bilmediğiniz ve ortak bir dil de konuşamadığınız bir ülkede çat pat da olsa bakkalı/marketi vs'si ile anlaşabildiğiniz ve yine de derdinizi anlatıp aç kalmadığınız durumlar oldu mu? Veya sevgilinizle romantik bir ortamda birbirinize bakarken adeta şiirlerdeki gibi sen sus da gözlerin konuşsun tadında bir kelime dahi etmeden bir sürü duyguyu anlattığınız ve saatlerce konuşmadan durup da milyon tane şey konuşmuş kadar olduğunuz durumlar? Ya da olumsuzunu düşünelim. Hayatımızda sözleri ile bize birşeyler söyleyip de yahu göz göre yalan söylüyor, adeta yalancılığı üstünden akıyor diye yorumladığımız kişilerle hiç mi karşılaşmadık? Bunların en az 1 tanesi herkesin hemen başına gelmiş ve hatta sürekli de gelebiliyordur. Çünkü kolaylıkla söyleyebiliriz ki iletişimde bedenimiz de konuşuyor. Uzmanların araştırmaları ve beden dilinin iletişimdeki etki gücüne baktığımızda da sözlerin etkisi ortalama %7 iken, beden dilinde ise %55 civarı bir etki gücü var. Muaz